içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Bu sözü birilerinden anımsıyorum:

"Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar!"

Ben Anadolu Çocuğuyum.
Ah Kayahan ahhhh!..

 

***********

3 Temmuz 2024 Günlerden Çarşamba…

Bugün Menemen Belediyesinin 2024 Yılı Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı var...

O nedenle belediyeye yayın cihazlarını götürmek için arabamı park yerinden almak üzere Cumhuriyet Meydanı'na gidiyorum.

Meydanda son dönemde belediyeden işten çıkarılan Erdinç adında genç bir kardeşimle karşılaşıyorum.

"Abi Saat 15.00'da buradan belediyeye yürüyüş yapacağız, gelecekmisin? " demesi üzerine,

"Meclis Toplantısını yayınlayacağımızı o nedenle Cihazları belediyeye götürüp kurmam için arabayı alıp gitmem gerektiğini söyledim.

"Ve bakalım duruma göre gelemezsem de oradan takip ederim sizi" dedim.

Gittim hazırlıkları yaparken saat 15.00 olduğunda dışarı çıktım gelen giden yoktu..

15. 15'de ve 15.30'da çıktım gene kimse yoktu...

Sonradan  dışarı çıktığımda belediye önünde işçileri ve güvenlik güçleri ve CHP'li Meclis üyelerini gördüm.

Güvenlik Güçleri topluluğu dağıtmak için Biber Gazı kullandığını ve gazdan etkilenenlerin olduğunu öğrendim.

 

 

 

Cep telefonumla işçilerin söylemlerini haber amaçlı kaydedeyim dedim...

Aaaa! bir de baktım; beni görünce ön planda olanlar bana yönelik söylemlerde bulunuyorlar hem de nasıl...

"-Bunları da haber yapacak mısın Ulviiii, yapamazsın!"

"-Satılık Ulvi, Aydın seni de satın aldı, belediyeden kaç para alıyorsun?"

"-Yandaş Medya, Yandaş Ulvi Çekmeeeee Lan çekmee!"

gibi söylemlere muhatap oldum.

önece yanıt vermeye çalıştım sonra da onların psikolojik durumunu düşünerek 

farklı bir olaya ben neden olmayayım diye oradan uzaklaştım ama çok kırıldım...

üstelik de yıllarca emekçilerin yanında saf tutmama karşın bu tarz bana karşı bir sözlü saldırı olacağını hiç düşünmemiştim.

Bu sözlerin hiç birini hakettmediği adımın anlamı gibi biliyorum...

 

Menemen Belediyesi'nin işten atılan işçileri doğal olarak işlerini geri istiyorlar, çünkü çalışacaklar,

emeklerinin karşılığında para alacaklar, bekârlar kendi yaşamını, evlilerde ailelerinin yaşamını sürdürecekler.

Bu konumda birilerinin yani belediyede çalışmış işçilerin, benim belediyeye verdiğim hizmet karşılığı belediyeden aldığım ücretin satılmışlıkla ne ilintisi var anlamış değilim.

Bunu saklayan yok ki, bir çok hizmet veriyoruz ...

Bizden hizmet satın alanlardan da hizmetimizin karşılığı neyse onu alıyoruz.

Onun dışında bir şey mi alıyoruz ki "Satılık!" gibi ağır bir sıfatı bize yakıştırıyorsunuz.

Bu sözü edenlerin geçmişine bir bakmak gerek satılan insanlarla ya da satın alan insanlarla bir bağlantıları var mı acaba!..

Size de birileri çıkıp: "Kardeşim, siz işiniz için mi mücadele ediyorsunuz, yoksa bir siyasi partinin seçim stratejisinde ana konu olarak aldığı "Seyrek Arslarının Satışı" konusunun Avukatlığını mı yapıyorsunuz?

Büyük Şehir Belediyesi'nde sizi işe alma sözü mü verdiler!"

"O parti sizi satın mı aldı?" dese ne dersiniz?

Karşınızdakini suçlarken empati yoksunu olmayın lütfen...

Birileri çıkar seçim döneminde size bir çok vaadlerde bulunur, seçimi kaybettiklerinde arkalarına bile bakmadan sırça köşklerine sığınırlar, sizleri böyle ortada bırakırlar...

Onun bunun adamı konumuna düşürmeyin kendinizi, onun ya da bunun adamı konumuna düşürürseniz kendinizi o kazanırsa bunun adamlarına, bu kazanırsa da onun adamlarına kendinde ders verme hakkı görür...

Nasıl iki dudağının arasından çıakan bir sözle sizleri işe başlatıyorlarsa, gene iki dudaklarının arasından çıkan sözle de sizin işinize son verirler.

Bunu yıllarca öğrenmediniz mi?

Görevdeyken dahi bu anlamsız sisteme karşı mücadele vereceğinize, mevcut sistemle iş edindiğinizde her şeyin güllük gülistanlık olduğuna, gene bu sistemle işinizden olduğunuzda da her yerin yangın yerine döndüğüne ve önünüze geleninde bu yangına benzin döktüğüne karar vermenin ne emekçilikle, ne de solculukla ne akılla ne de izanla ilgisi vardır.

Orada Karakurt'tan miras "Yandaş Medya" deyimi, "Satılık!" yaftalamasını yapan 4-5 kişilik bir grubun belediyede görevde iken kimlere yandaşlık ettiklerini gene en iyi Menemen Belediyesi Emekçileri bileceklerdir.

3-5 kişilik bir grubun bana gerçek dışı sıfatlar yakıştırmaları, benim "Gerçek Emekçilere" bakışıma asla bir etkisi olmaz.

Ben herzaman olduğu gibi, Gerçek Emekçilerin yanındayım...

********** 

Gelelim belediyeye verdiğimiz hizmet ve karşılığında aldığımıza...

Menemen Belediyesi’nin 2021 yılından beri Meclis Toplantıları’nın Canlı Yayınını yapıyoruz.

Ayrıca da radyodan belediye ile ilgili duyurular yayınlıyoruz.

Bunların karşılığında da belediyeden sözleçmelerde belirtilen ücreti alıyoruz.

Medya kuruluşu olarak tek biz almıyoruz bir çok medya kuruluşu alıyor.

Menemen’de tek yasal yayın kuruluşu bizim kuruluşumuz olduğu için bu hizmet Mec lis Toplantısı Yayım işi kuruluşumuza verilmiş, bu da yıllık sözleşmeler yapılarak belli bir ücret karşılığı verilmektedir...

29 Ekim 1992 Yılında yayın hayatına başlayan Radyo Çağrı, 1994Yılında   3984 Sayılı Yılında Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun ile RTÜK kurulup 1995 Yılında da Radyo ve Televizyonların RTÜK’E başvuru yaparak geçici lisanslamaları ile resmi olarak yayın yaşamını sürdüren Menemen Çağrı Görsel ve İşistsel medya Yayınları ve Tic. A.Ş.  Yayın Organı Radyo Çağrı 2018 yılında çıkan Yasa ile de RTÜK’TEN  İnternet üzerinden Yayın Lisansı almıştır.

Menemen’de de Karasal Frekanstan ve İnternet üzerinden yayın lisansı olan bizim dışımızda her hangi bir kuruluş da yoktur.

Bu nedenle 2018 Yılında Tahir Şahin’in belediye başkanlık yaptığı dönemde belediye Kültür ve Sanat hizmetlerinin  daha geniş kitlelere ulaştırılması için bizim kuruluşumuzla sözleşme yaparak hizmet almıştır.

Menemen Belediyesi ile 2018 Yılında 3 yıl süreli sözleşmemiz olmasına karşın 2019  Yılı Yerel Seçimleri’nde yönetim değiştiğinden, hiçbir şey talep etmeksizin, bize de bu hizmetleri vermemiz için tahsis edilen yeri de kendi istemimizle boşaltarak sözleşmeyi tek taraflı fesih ettik.

O dönemin yönetiminin 20 aylık süreci içerisinde yolsuzluk, zimmet, irtikap, kişisel borçlarını belediye bağlantılı insanlar aracılığıyla  ödetme gibi konularda yaptığımız haberler ve haber sonrası Menemen Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığım suç duyuruları nedeniyle, tutuklanan dönemin belediye başkanı görev süresince beni karalayarak, Fake hesaplar üzerinden gerçek olmayan bir takım karalamalarla  toplumda algı yaratarak beni küçük düşürmeye çalıştığını, Menemen’de yaşayan yayınlarımızı izleyen yazdıklarımızı okuyan, Sosyal Medya hesaplarında cirit atan o Fake Hesaplardan yazılanları büyük bir çoğunluk anımsıyordur sanırım. Anımsıyordur diyorum çünkü belediye başkanı tutuklandıktan hemen sonra bıçakla kesilir gibi bu paylaşımlar kesildi, ses soluk çıkmadı bir daha.

**************

Yıllardan beri gazetecilik yaparım önceliğim de toplumun çıkarları olmuştur hep.

Ama gördüm ki toplum çıkarları için hayatımızı ortaya koyarak hem siyasi örgütlerle, hem mafya diye adlandırılan suç örgütleri ile sürekli karşı karşıya geldik.

Siyasi örgüte mensup bireyler kendilerinden olan birinin, kendilerinin seçtiği ve onlara ekmek kapısı açma olasılığı olan birinin hakkında her ne kadar doğru ve haklı da olsak yazdığımız, söylediğimiz olumsuz konulardan rahatsız olarak sosyal medyadan bizi bombardumana tuttular.

Bunlardan ulaşabildiklerimize çağırdık anlattık kimseye kara çalmadığımızı söyledik, hemen hemen görüşebildiğimiz herkes bizden özür dileyip; “biz böyle olduğunu bilmiyorduk” dedi.

 

Fake hesaplardan hedef gösterdiler bizi, yetmedi parayla satın aldıkları sözüm ona gazetelerden…

Hiç tanımadığımız birileri, içtiği biranın şişesi ile “Allah Alah!” edalarıyla başımıza vurdu, gözlerimiz karardı sokağın ortasında evire çevire tekme, tokat, yumruk darbeleri ile darp ettiler beni…

Belediyede çalışan bir kişi çıkıp da bu gazeteciye bunca yapılan ayıptır, bunu yapanları ve yaptıranları kınıyorum diye sosyal medya hesabından bir tümce dahi yazıp yayınlamadı.İşten çıkarıldıklarında belediyeye giden yetkilileri arayıp anlamaya çalışan muhalefet partisi ile görüşen SEndika Temsilcisi ile ilk röportajı yapan, muhalefet partisinin bu konudaki basın açıklamasını yayımlayan bizim yayın kuruluşumuz olmasına karşın neden işten atılan küçük bir azınlık tarafından bu denli tepkiye maruz kaldığımızı anlamış değilim.

O dönemde sadece gerçekten Gazetecilikten başka uğraşları olmamış, kalemini satmamış benim bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda meslektaşım sahip çıktı bana…

Onlarda beni gerçekten tanıdıkları için…

Benim hiç tanımadığım bugün bu tepkileri bana gösteren işçi arkadaşları anlamakda da son derece zorluk çekiyorum.

**************

Rantı paylaşamayan "Siyasetin Rant Bezirganları" bizler üzerinden "Halk Dalkavukluğu" yaparak İnsanların işi ile ekmeği ile oynuyorlar...
Yetmiyormuş gibi: "Bakın bunlar yandaş, sizin haberinizi bile yapmıyorlar diye de yalan yere nara atıyorlar, hedef gösteriyorlar!"


İzmir tanıktır 35 yıllık gazeteciliğime ve bu süreçte tüyü bitmemiş ‘Yetimin Hakkı’nın peşinden nasıl koştuğuma, çevre ve doğaya ne kadar duyarlı olduğuma, bunlar bizim mahalleden , şunlar sizin mahalleden, onlar öteki mahalleden diye ayırım yapmadığıma...
Haksızlığa uğrayanların sesi soluğu olduğuma...

Bu konuda itirazı olan varsa, neler yaptığımı tanıkları ile, belgeleri ile çarşaf çarşaf dökerim gözlerinizin önüne..

 

Gazetedeki hiç bir haberi okumadan, hiç bir köşe yazıma göz atmadan birilerinin dolduruşu ile senin işten çıkarılmanla hiç bir ilgisi olmayan, seversin sevmezsin bir gazeteciye eline megafonu alıp çevrendekileri kışkırtmak yiğitliğe sığar mı loooo?

**************


70 yaşında bir adam olarak halen daha alın terimle, göz nurumla, bilgi birikimimle emeğimle çalıştığımı beni bilenler bilir.

Hele hele Menemen Belediyesi herkesten daha çok bilir.

Hakkım olmayan hiç bir şeye el uzatmayacağımı, hakkım olanı da söke söke aldığımı da bilirlerler…
En önemlisi de ideolojim gereği özel mülkiyet sevdalısı biri de değilim ve bu konudaki durumum da 35 yıl Gazetecilik mesleğim, 15 Yıl da Askerlik mesleğim boyunca gözler önündedir.

Beldelerin kuruluşunda ve belediye başkanlık seçimlerinde o günkü SHP’nin Menemen’de Propoganda Görevlisi ve Seçim Kurulu Üyesiydim. Bergama SHP İlçe Başkanı Değerli Dostumuz Oktay Konyar da Menemen’e gelerek bize destek olmuştu.

SHP İlçe Başkanı Nazmi Yüksel burada, Seyrek Belediye Başkanı Nurgül Uçar burada.

Emiralem Belediye başkan adayımız Birol Kahraman burada…

Türkelli Belediye Başkan Adayımız Veli Yandı, Koyundere Belediye Başkanımız Abdurrahman Demirci, Ulukent Belediye Başkanımız Hakkı Özaydın aramızda yoklar ışıklarda huzurla uyusunlar ama onların da yakınları var.

Ben bırakın kalemimi satmayı normal yollardan o günlerde de Belde belediyelerinin duyurularını yayımlıyorduk oralardan aldığım paralarla bile o beldelerden arsa, kuruln kooperatifler aracılığı ile arsa ev sahibi olurdum…

Benim parada ulda, evde arsada hiçbir zaman gözüm olmadı.

Olanların da gözü zaten doymadı!


Hiç bir zorunluluğum olmadığı halde defalarca gazetedeki köşemde, Yerel Yönetimler ile ilgili yaptığım radyo programlarında defalarca mal varlığımı açıklamış bir insanım.

Nedense 35 yılda özel mülkiyet anlamında yayın kruluşumun Tüzel kişiliği dışında bir arpa boyu yol katetmemişim.


Menemen Belediyesi'nden çıkarılan işçilere, benim kuruluşlarımı kastederek "Yandaş Medya!" ve " Satılık Gazeteci!" kavramlarını kim aşıladı?

Seçim süreci boyunca CHP Menemen Belediye Başkan Adayı Deniz Karakurt ve yakın çevresindeki birkaç kişi… Onları da o süreçte bu konuda açıklamaya davet etmiş olsam da halkın karşısına çıkıp bir açıklma yapmadılar, yapamadılar… Ama amaçları algı yaratmaktı.

Bugün görülüyor ki o algıyı yaratmışlar.

Menemen ile ilgili sorunları saptayıp çaüdaş bir kent için projeler hazırlayıp halka bunları anlatacakken, kolaycılığı seçip; Seyrek Arsa Satışlarını ve de Belediyenin Peyzaj çalışmaları üzerine bir seçim stratejisi oluşturup Fake Hesaplar gibi Esnafın belediyeye kesmiş olduğu faturaları biz iktidara geliyoruz kandırmacası ile belediye içerisindeki personelden alıp Sosyal Medya fenomenleri gibi  algı yaratmakatan ve Medya Kuruluşuna Yandaş Medya diye kara çalmaktan başka bir meziyetleri olmayanların kalıntılarını  mağdur olan işçiler üzerinden bize uzunması da raslantı değil…

Bu oyunları tezgahlayanlar şunu çok iyi bilsinler ki Ulvi Tanrıverdi bu tür oyun kuranların oyunlarını her defasında bozmuş ve oyun kuranlar kendi oyunlarının kurbanı olmuştur.

Bu da mahkeme kararları ile ortadadır.


Belediyenin önünde hiç hakketmediğim halde bugün bana bu aşağılkça sözleri edenleri, ettirenleri dilerlerse tek tek, dilerlerse toplu olarak radyoya bekliyorum...

Kimlerin "Yandaş" olduğunu, kimlerin "Satılık" olduğunu kamu oyu önünde konuşalım.



Ulvi Tanrıverdi
03.07.2024

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum