içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

YARIM KALAN KONUŞMA
 
Bir zamanlar bu ülke kendi cep telefonunu üretmişti; ASELSAN 1919.
O yıllarda çalıştığım medya kuruluşu vermişti, bir güzel haberleşiyorduk.
Adı bile bir manifestoydu.
1919, bir ulusun yeniden doğduğu yıl. Kurtuluş’un, bağımsızlığın ve ayağa kalkışın simgesi.
İşte o ruhla, Ankara’daki 30 genç mühendis “biz de yapabiliriz” diyerek kolları sıvadı.
Laboratuvarın ışıkları geceleri hiç sönmedi. 1997’de ilk yerli cep telefonu ortaya çıktı. Basit bir modeldi belki. Siyah beyaz ekran, kısa pil ömrü, küçük bir hafıza. Ama bu ülke için anlamı çok büyüktü. Çünkü ilk kez “teknolojiyi kullanan” değil, üreten bir Türkiye sahneye çıkmıştı.
Ama tarih tekerrür etti.
1961’de Eskişehir’de yapılan Devrim otomobilleri nasıl “birileri” tarafından susturulduysa, ASELSAN 1919’un da fişi çekildi.
Gerekçe yine aynıydı: “Piyasa hazır değil.”
Hazır olmayan piyasa mıydı gerçekten, yoksa bağımsız üretime tahammül edemeyen düzen mi?
Yabancı markalar piyasayı ele geçirmişti. Onların reklamları parlıyordu, ithalat kanalları açıktı, devlet politikası da yönünü oraya çevirmişti.
ASELSAN 1919 ise sessizce yok edildi.
Ne bir teşvik gördü, ne bir kampanya.
Oysa Japonya, Kore, Finlandiya aynı yıllarda kendi markalarıyla dünya devine dönüşüyordu.
Bugün her yıl milyarlarca dolar, ithal telefonlar aracılığıyla ülke dışına akıyor.
Kendi mühendisine güvenmeyen, kendi üreticisini desteklemeyen bir ülke, teknoloji çağında daima kullanıcı olarak kalıyor.
Biz “akıllı telefonlar” kullanıyoruz ama hafızamız silinmiş gibi yaşıyoruz.
O hafızada ASELSAN 1919 var, Devrim arabaları var, uçmayan Vecihi Hürkuş var, susturulan Nuri Demirağ var.
Hepsi aynı cümlenin kurbanı.
“Bizim insanımız yapamaz.”
Oysa yaptı.
Ama unutturuldu.
Zaman zaman hatırlatmak gerekiyor.
Şilili devrimcilerin şöyle bir sözü var.
“Un Pueblo Sin Memoria es Un Pueblo sin Futuro.”
Türkçesi;
"Hafızası olmayan bir halkın geleceği de olmaz."
Bu yazı 533 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum