içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

"Türkiye Devleti'nin hükümet şekli, Cumhuriyet’tir.“
 
 
28 Ekim 1923, Çankaya Köşkü. 101 yıl önce bugün, bu saatler...
Soğuk bir Ankara akşamı. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün "Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz!" başlıklı konuşmasını yaptığı akşam yemeği…
"Türkiye Devleti'nin hükümet şekli, Cumhuriyet’tir.“ dediği…
“Bunu, Anayasa'mıza, yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı, bir kez daha gözden geçirmemiz lazım." diye devam ettiği hani…
*****
O geceyi ve sonrasını ATATÜRK şöyle anlatır:
“Bir yemek esnasında "Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz! " dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal fikrime katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği hakkında kısa bir program yaptım ve arkadaşları vazifelendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatların uygulanışını göreceksiniz.
Cumhuriyet ilanına karar vermek için, Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı çağırmaya ve onlarla görüşmeye ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların aslında ve tabii olarak benimle bu hususta aynı düşüncede olduklarından şüphe etmiyordum. Hâlbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kimseler yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, fikir ve rızaları alınmadan Cumhuriyetin ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma vesilesi saydılar.
O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar, konuşmamın ardından erkenden ayrıldılar. Yalnız İsmet Paşa kaldı. İsmet Paşa, Çankaya'da misafirimdi. Onunla bir kanun tasarısı hazırladık. Bu tasarıda 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun devlet şeklini tespit eden maddelerini şu şekilde değiştirmiştim: Birinci maddenin sonuna "Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükümetin ayrıldığı idare kollarını icra vekilleri yani bakanlar vasıtasıyla yönetir."
*****
O günü anlatmaya devam eder Mustafa Kemâl ATATÜRK:
“Öğleden sonra saat bir buçukta, Parti Genel Kurulu yeniden Fethi Bey'in başkanlığında toplandı. İlk söz bendeydi. Kürsüye çıktım ve şu konuşmayı yaptım: Muhterem arkadaşlar, uğraştığımız meselenin çözümünde karşılaşılan güçlüğün sebebi bütün arkadaşlarca anlaşılmıştır kanaatindeyim. Eksiklik, yanlışlık, takip etmekte olduğumuz usul ve şekildedir. Gerçeği şu ki; yürürlükteki Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'muza göre bir hükümet kurmaya teşebbüs ettiğimiz zaman, bütün arkadaşların her biri tek tek vekilleri ve Vekiller Heyeti'ni seçmek zorunda kalıyor. Görülüyor ki; bu usul bazen, birçok karışıklıklara sebep oluyor. Yüksek heyetiniz bu güçlüğün giderilmesiyle ilgili beni görevlendirdiniz. Ben de bu arz ettiğim görüşten hareket ederek düşündüğüm şekli tespit ettim. Onu teklif edeceğim. Teklifim kabul edilirse kuvvetli ve kendi içinde anlaşmış bir hükümet kurmak mümkün olacaktır. Devletimizin şeklini ve mahiyeti tespit eden ve hepimiz için gaye olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'muzun bazı noktalarını açıklığa kavuşturmak lazımdır.
“Teklif şudur!” dedikten sonra bilinen tasarıyı okutmak üzere kâtip beylerden birine uzatarak kürsüden ayrıldım.
Abdullah Azmi Efendi'nin "Meselenin önemi meydandadır. Görüşme devam etsin" diye yükselen itirazına rağmen görüşmenin yeterliği kabul olundu. Ondan sonra teklifin bütünü ve arkasından maddeleri birer birer okunarak görüşüldü ve kabul edildi.
Parti grubu toplantısına son verildi ve hemen Meclis toplantısı açıldı. Akşam olmak üzereydi. Saat altı idi. Kanun teklifi; Kanun-i Esasi Encümeni (Anayasa Komisyonu) tarafından usulüne göre incelenerek tutanağı hazırlanırken, Meclis diğer bazı meselelerle meşgul oldu. Nihayet Başkanlık kürsüsünde bulunan Başkan Vekili İsmet Bey Meclis'e şu bilgiyi verdi: Kanun-i Esasi Encümeni, Teşkil-ı Esasiye Kanunu'nda değişiklikler yapılması hakkındaki tasarının öncelikle ve derhal görüşülmesini teklif ediyor.
"Kabul! " sesleri üzerine tutanak okundu. Teklif olunduğu üzere görüşüldü. Nihayet kanun, birçok konuşmacıların "Yaşasın Cumhuriyet!" sesleriyle alkışlanan konuşmalarıyla kabul edildi.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı seçimi için Meclis’te oylamaya geçildi. Toplanan oyların neticesini başkanlık kürsüsünde bulunan İsmet Bey, Genel Kurul'a şu şekilde bildirdi: Cumhurbaşkanlığı için yapılan oylamaya, yüz elli sekiz kişi katılmış ve biri çekimser olmak üzere yüz elli yedi üye, Ankara mebusu Mustafa Kemal Paşa’yı Cumhurbaşkanı seçmişlerdir."
*****
O bir üye Mustafa Kemal ATATÜRK’tü dostlar.
Minnettarız Atam. Minnettarız ATATÜRK’ün silah – akıl arkadaşları, bu vatan toprağını kanlarıyla sulayan atalarımız.
Açtığınız yolda, gösterdiğiniz ışıkla durmadan yürüyeceğimize ve sonsuza kadar bize mirasınız Cumhuriyet’imizi sürdüreceğimize ant içeriz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum