içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Turgut Uyar, 97 yaşında...
 
 
1 kadın ve O'na âşık 3 şair: Tomris Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar...
Hep bir soru sorulur: Tomris Uyar en çok kimi sevdi? Kim bilebilir ki?
Bu 3 şairin âşık olduğu kadın değildi sadece Tomris Uyar. Hepsine öncelikle arkadaş ve aynı zamanda yoldaştı. Ülkü Tamer'e hayrandı mesela, Edip Cansever'in 'şiir sebebi' olacak kadar en büyük Aşk'ıydı ve şairliğini diğerlerine nazaran pek beğenmediği Cemal Süreya'ya da âşıktı. Fakat her yönüyle yüreğinin kazananı, çocuksu tarafına annelik de yaptığı en büyük Aşk'ı Turgut Uyar'dı...
Bugün Turgut Uyar doğdu dostlar. 4 Ağustos 1927’de, Ankara’da, Hayri Bey’den oldu, Fatma Hanım’dan doğdu. Ölmedi, yaşıyor; dizelerinde, şiirlerinde, yüreğimizde. Turgut Uyar, 97 yaşında...
*****
Herkesin bir umudu vardır; bir savaşı, bir kaybedişi, bir acısı, bir yalnızlığı, bir hüznü. Çünkü herkesin bir gideni vardır. İçinden bir türlü uğurlayamadığı...
Can Yücel'in, "Ben O'nunla konuştuğumda, denize açılır gibi olurdum hep!" dediği; Edip Cansever'in, "Su içse suya benzerdi biraz. Konuşsa 3-5 kişi birikirdi hemen etrafında." dediği ve Cemal Süreya'nın, "Şiirin hep ortasını yazdı. Öldüğü gün, hepimizi işten attılar." dediği şair. Ece Ayhan'a göre ise: Logaritmik şiirlerin şairi...
Bana göre ise şiiriyle sevişen şair: Turgut Uyar...
*****
“Hızla gelişecek kalbimiz,
Kalbimiz hızla.
Sürgünlerin umutsuzluğunda.
Kırık kalpler, yaralılar, onulmazlar;
Farksız çarpanların umutsuzluğunda.
Ve köprübaşlarının umutsuzluğunda
Ve köprübaşlarının umudunda...
Sular bitse bile, çiçekler atılırken oralara;
Temiz bir ilişkinin bulutsuzluğunda.
Ve eski dağlarda, eski dağlarda kış;
Kovalarken ülkesini…
Hızla gelişecek kalbimiz;
Kendi öz hüznümüzün öz tarlasında,
Bozkır dayanıklılığımızın tarlasında.
Kalbimiz,
Ellerimiz ayaklarımız arasında.
Ve kimsenin bölemediği şarkıyı;
Güllerin, buğdayların ve acının şarkısını,
Bir haziran uygulayacak sesimize.
Sütçünün sesiyle birlikte,
Erkenci işçilerin sesiyle birlikte,
Şoförün sesiyle birlikte,
Sabaha başlamış sarhoşların sesiyle birlikte,
Yaman sarhoşların sesiyle birlikte.
Ve yeni uyanışların ve yeni doğmuşların
Ve herkesin ve herkesin;
Sesleriyle birlikte,
Bir haziran uygulayacak.
Kimse bölemeyecek ve kalbimiz;
Hızla gelişecek…
Yıkıntılara karışan eski bir bahar,
Büyük olmaya elverişli bir bahar,
Eskiden yaşanılmış ve her şeye rağmen
İnsanlara göre bir bahar.
Suların kana kestiği yahut
Suların kana kestiği bir bahar…
Hızla gelişecek kalbimiz,
Bir mavilik kalıbında.
Bir odada, en olagel bir odada,
En sade, en insanca bir odada.
Bir kadınla bir erkeğin olduğu bir odada.
Bir kadın bir erkeğin;
Bir kadınla bir erkek olduğu,
Ellerin ve omuz başlarının,
Birbirini bulduğu.
Birden gerçekliğini algılayarak.
Saat çalınca ve görünce güneşi,
Birden vazgeçilmezliğini algılayarak.
Önemli ve gerekli buluşunu kendini,
Birden hatırlayarak.
Geleceğe hazırlayınca olanca göğüslerini…
Ve her şeye ve ölüme kalbimiz,
Hızla gelişecek.
Çağımıza pek uygun bir hızla,
Gelişecek kalbimiz…
Kalbimiz,
Yerin ve göğün alt edilmez bir dirilikte olduğu;
Tutkumuz, direnmemiz, ellerimiz, kalbimiz.
Kalbimiz,
Kalbimiz hızla gelişecek…”
*****
'Yaşam' ile 'ömür' yan yana barınır ya şiirlerinde. Ki, aynı şeyler değildir 'yaşam' ile 'ömür' dostlar. Bu durum çok yanlış kullanılır. İlk bakışta oldukça savruk sayılabilecek bir dil ve yadırganacak kadar yabancı kökenli sözcükleri kullanması konusunda şöyle der Turgut Uyar: Dilim savruk değildir aslında. 'Şiiri yaşar kılacak' sözcüğü bulmaktır benim derdim. Elbette bu çaba da beni her zaman haklı çıkarmaz. Dil konusunda, şiir söz konusu olunca, doğruluğuna gerçekten inansam bile verilere değil, sezgilerime güvenirim.
*****
"Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur!” dedirtecek kadar aşkın ses uyumu adeta dizeleri. Yaşadığı süre boyunca dokuz şiir kitabına imza attı Turgut Uyar. Dizelerinin kaç çift göze değdiği, kaç sevgilinin titrek ellerine güç verdiğini ancak saçları okşayan bahar rüzgârları; Gülbeyaz kadınlar, Akçaburgazlı Yektalar bilir.
1 kadın ve ona âşık 3 şair erkeğin galibi. Soy ismini verdiği karısı, yâri Tomris Uyar'a:
"Herkes seni, sen zanneder. Senin; sen olmadığını bile bilmeden, sen bile. Seni ben geçerken, derim ki saati sorduklarında, "Onu o geçiyordur."
Kimse anlam veremez. Tamir ettirmedin gitti derler şu saati. Ettirmek istiyor musun demezler. Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde, sensiz geçtiği için. Akrep, yelkovana küskündür. Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür. Bil ki; akrep yelkovanı geçerse, atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın; hiç değilse bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur!" diyebilecek kadar çok seven. Çok sevdikçe yazan Turgut Uyar.
*****
Değil mi ya: Turgut Uyar, soyadını verecek kadar boşuna kazanmadı o kadar şair arasından Tomris Uyar'ı. Tam anlamıyla sihri nerede, nasıl bilmem ama yüzümüze yüzümüze vuracak kadar, Aşk'ın belki de en gerçekçi tarifini yapan şairi:
"Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana, yaraşmaz!
Kış gecesi amcamızdır, bahar yakından kardeşimiz.
Alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için.
Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor.
Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için...
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur!
Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan.
Gök biraz daha benden, deniz her zaman senden.
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten, coğrafyadan...
Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm,
Seni övdüğüm zaman.
Güzel bir çingene; yalnız başına dolaşmalı kırlarda,
Seni övdüğüm zaman..."
Bu nasıl bir Sevgi usta, bu nasıl bir Şiir? Aşkın en kestirme ve dolu dolu tarifi bu duygular, bu şiir olmalı. Aşk'ın ses uyumu gibi...
*****
Turgut Uyar, Tomris Uyar ile Cemal Süreya'dan ayrılmak üzereyken tanıştı. Öyle büyük bir aşktı ki bu aralarında yaşanan; ondan başka hiçbir şeyi göremeyecek - onsuz nefes dahi alamayacak kadar, Turgut Uyar'ı apar topar eşinden ayrılıp 1969 yılında evlendirecek kadar.
Bu konuda şöyle der Tomris Uyar: Bir ara ben onun dünyaya açılan penceresi olmaktan da öte bir şeydim. Bir parçası gibiydim. Ve kendimi bir parçası gibi hissettiğim için de sıkılıyordum tabi. Turgut, beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak, ben de hiçbir rekabetin olmadığı bir alanda boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.
*****
Yaz yaz biter mi Turgut Uyar? Bir kaleme yeter mi şiirleri? "Göğe Bakma Durağı" var mesela. Ben başlayayım, siz getirin sonunu:
“İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım!
Şu kaçamak ışıklardan, şu şeker kamışlarından…
Bebe dişlerinden, güneşlerden, yanan otlarından…
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al, kurtar.
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut.
Bu evleri atla, bu evleri de, bunları da.
Göğe bakalım…
Falanca durağa şimdi geliriz, göğe bakalım!
İnecek var deriz, otobüs durur, ineriz.
Bu karanlık böyle iyi, aferin Tanrı’ya.
Herkes uyusun, iyi oluyor, hoşlanıyorum.
Hırsızlar, polisler, açlar, toklar, uyusun.
Herkes uyusun; bir seni uyutmam, bir de ben uyumam.
Herkes yokken biz oluruz, biz uyumayalım.
Nasıl olsa sarhoşuz, nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda.
Beni bırak, göğe bakalım…
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum, göğe bakalım!
Tuttukça güçleniyorum, kalabalık oluyorum.
Bu senin eski zaman gözlerin; yalnız gibi, ağaçlar gibi.
Sularım ısınsın diye bakıyorum, ısınıyor.
Seni aldım, bu sunturlu yere getirdim.
Sayısız penceren vardı, bir bir kapattım.
Bana dönesin diye, bir bir kapattım.
Şimdi otobüs gelir, biner gideriz.
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, başka türlüsü güç.
Bir ellerin, bir ellerim yeter belleyelim, yetsin.
Seni aldım, bana ayırdım, durma kendini hatırlat.
Durma, kendini hatırlat!
Durma, göğe bakalım…”
*****
Ölümüne, 22 Ağustos 1985 diyeler. Şairler gider, şiirleri kalır. Hiç ölür mü koca koca şairler?
"Söylenir ve yarım kalır,
Bütün aşklar yeryüzünde.
Bir kaktüs bol sudan nasıl,
Nasıl çürürse öyle..."
diyerek; Aşk'ın; gelmiş geçmiş, en gerçekçi tarifini yapan şairi Turgut Uyar...
Şairler gider; gider de, oku oku doyamadığımız şiirleri kalır gerçekten. Hiç ölür mü koca şairler? Kalır bir yerlerde; tam da hayatın içinde, imge imge, dize dize...
"En değerli vakitlerinizi bana ayırdınız,
... Sağ olunuz efendim!
Gökyüzünün sonsuz olduğunu öğrettiniz,
... Öğrendim!
Yeryüzünün sonsuz olduğunu öğrettiniz,
... Öğrendim!
Hayatın sonsuz olduğunu öğrettiniz,
... Öğrendim!
Zamanın boyutlarının sonsuzluğunu
ve havanın bazen kuşa döndüğünü öğrettiniz,
... Öğrendim efendim...
Ama sonsuz olmayan şeyleri,
... Öğretmediniz efendim!
Baskının, zulmün, kıyımın, açlığın,
Bir yerlere kıstırılıp kalmanın,
Susturulmanın,
Aşk mutluluğunun
ve eski hesapların,
Aritmetiğin bile;
Bunları bulmayı bana bıraktınız,
... Size teşekkür ederim!"
Adeta bir hayat öğretisi olan bu derin anlamlı şiirler gibi nice yaşanmışlıklar ve yarım kalmışlıklarla dolu şiirler, dizeler bıraktığın için biz sana teşekkür ederiz efendim.
58 yıllık yaşamında birçok iz bırakan oku oku doyamadığımız eserlerin için, şiirden bir dünyaya olan inancın ve Şiir Cumhuriyeti'ne katkıların için, bu eşsiz coğrafyadan şöyle bir gelip geçtiğin için biz şiir yürekliler sana teşekkür ederiz asıl Turgut Uyar...
İstanbul’da Âşiyan Mezarlığı’nda yatar şimdi usta. Özlemle... Anısına, Aşk'a ve Sevgi'ye inancına, şiire katkısına minnet ve saygıyla…
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum