-
Baha Akıner
Tarih: 02-01-2025 19:06:00
Güncelleme: 02-01-2025 19:06:00
O yıl, bu yıl olsun...
"Plastik poşet fiyatı değişmedi. Vatandaşlarımız için plastik poşet yine 25 kuruş. Marketlerin devletimize ödeyeceği ve çevre projelerimizde kullandığımız plastik poşet geri kazanım katılım payı 38,5 kuruş olarak belirlendi. Yani; ne dediysek o!" demişti geçtiğimiz yıl bugünlerde...
Bu açıklamasıyla yine, yeniden kalplerimizi fethetmişti.
Bin Murat in Murat Kurum o zaman yine buralardaydı, hemen Reis'in yanı başında, bizim hep ve daima başımızda ama neydi, neredeydi hatırlamıyorum. İstanbul Belediye Başkan adayı mı, yoksa yine yeniden 'Allah başımızdan eksik etmeyesi' Çevre Bakanı mı?
Hamdolsun! Türkiye bir eşiği daha atladı dostlar. Poşet artık 50 kuruş...
*****
Hani diyor ya Reis, "Neredeeen nereye!" diye...
Neyse, biz dönelim mevzuya...
Günlerden bugündü, hiç unutmam!
Çarşıda birkaç kıvır zıvır iş, bindim Vahap beyin 10 numara 5 yıldız sarı limon otobüsüne. Şansıma boşmuş, herkes tabi evde. Oturdum en öndeki tekli koltuğa. Dayadım sırtımı da, yerleştim şöyle iyice. Hazırım etrafı seyretmeye. Gel zaman git zaman geldik Pozcu'ya. İçimde miydi hemen, yoksa o anda yanımda-yöremde miydi bilmem? Şeytan dürttü...
Mezitli'ye de var daha...
"Ihhh!" dedim, "Bi daaa el hareketi yapma. "Süzdü beni şöööyle, "Hadi!" dedi, "Dün akşam benleydin, kaptın günahları. Bugün de bende kal." Sanki çok yaptık ya 2024 boyunca, ekledi şeytan, "Yap 2025'in de ilk çılgınlığını. İn şu Migros durağında, zaten dünden yılbaşını kutladın, zengin günahkâr ol bari, fakirlikten ne gördün ki, yap alışverişini zengin gibi."
Bu şeytan da hep kandırıyor beni, düşündüm, 'zengin gibi fikri' mantıklı geldi. "Bi daaa mı gelecez kardeşim dünyaya" dedim. Herhangi bir ön sözleşmeye gerek kalmaksızın; sanırım, şeytan da bana güvendi sağ olsun. İndim Pozcu'daki Migros durağında.
"Migros durağı" derken, en yakın durak demek istedim yani. Yoksa fakir marketi mi ki, hemen yanında otobüs durağı olsun, di mi ya!
Araçla geliyorlar oraya...
Neyse efenim, "Madem ki algı hâkim artık coğrafyada, yanında 'zengin hissetmesi de bedava'" dedim ve beyin fırtınam sonucunda bazı değerlendirmelerde bulunarak "Hazır her yerde poşet 50 kuruş, bir günahkâr olarak zaten şeytan da arkamda, niye 3 harfli fakir marketlerinden alayım ki?" yoğun hisleri de üzerimde arkadan dolanmayı da pek sevmem, Migros'a 'giriş' kapısından girdim. Düşünsenize Biiim değil, AAA101 değil, Şoook değil, Migros ya MİGROS! Dedim ya, çılgınlık...
Aynı boğazdan geçip, aynı yolu takip eden; çakma değil de, asıl, kendi olanları alıp, 3 misli fiyatına alışveriş.
Mağazadan bir girişim vardı. Sanki tüm Mersin basını beni takip ediyor. Gururlu, mağrur, omuzlar dik, kendinden emin. Deklanşöre ne zaman basılırsa basılsın hazırım, pozum üzerimde; yapışmış, bekliyor.
Heyecanım üstümde, titriyorum neredeyse. Başladım alışverişe...
"Alışveriş" derken; az'ca alıcam, çok'ça vericem yani. Buradaki kural bu, yersen! Yemezsen; buyur, BİM, A101, Şok, kıl, tüy...
Boru mu? Burası Migros...
Çakmaları kullana kullana, meğerse asıllarını unutmuşuz ya la! Zaman zaman, "Asıl da olsa bu kadar para verilir mi yahu?" dediğim de oldu. Ama başladık artık çılgınlığa.
"Sonunu görmeyen top olsun!", pardon pardon; "Sonunu görmeyen yok olsun! " deyip, aynen çılgınlığa devam...
Girdim ışıltılı, ışıltılı ama zenginlerin hep kullandığı pahalı manav bölümüne, büyük harflerle "MANAV" yazıyor üstünde; patates alıyorum, havuuuç, maruuul, domateeees, peh pehh, oradan çıkıyorum yine üstünde yaldızlı kocaman harflerle "KASAP" yazan pırıl pırıl reyona, kıyma alıyorum, tavuuuk, ciğer, uykuluk, Tanrım bu nasıl bir çılgınlık!
Bu arada Migros'un içindeki stantları da anlatıyorum ki, bilginiz görgünüz artsın dostlar. Bu da benden size hediye.
Sen misin bu çılgınlığı yapan, kasada gördüm ebemin hörekesini. Tahmin edeceğiniz üzere hesap kalın geldi. Bir "Ihhh!" sesi çıkarttı bünyeden ama artık yapcek bi şey yok. Hür irademle buradayım.
Söyleme(me)si ayıp, maaşın onda birini yatırdım.
Mağaza çıkışı bükülen boynumu dik tutarak tekrar gururla ve elimde, yeni zamlanarak 50 kuruşluk bedelle sahip olduğum beyaz zemine turuncu yazılı "MİGROS" poşetleriyle bir çıkışım vardı. Aynı basın mensuplarına yeni eklenenler olmuş. Mersin'in tüm foto muhabirleri benim çıkışımı bekliyor. Hatta birkaç köşe yazarı fark ettim. Sanırım olayı köşelerine taşıyacaklar.
Elimde gururla taşıdığım poşetlerle yine söyleme(me)si ayıp basın kartımla yine bedavadan bindim Vahap beyin 10 numara 5 yıldız sarı limon otobüsüne. Etraftakiler yolculuk boyunca poşetlerime baktılar. Gıptayla..
Eve vardığımda kapıyı açan küçük oğlum Efe, "Baba, Bim'e gitmedin mi? Bir şeyler istemiştim almadın mı?" sorularına, MİGROS'u anlattım O'na. Çocuk henüz bilmiyor tabi..
"Bugünkü bir çılgınlıktı, ama her zaman yapılmaz bu çılgınlık" diye eklemeyi de ihmal etmedim. Dedim ya, bugün çılgındım. Çok çılgın. 2025'in ilk çılgınlığı. Zaten dün gece yılbaşını kutladım diye günahkâr...
Ahh çılgın günahkâr ben, ahhh!
Kaparken perdeyi biz dönelim yine Reis'e, biraz sesini duymasak özlüyoruz zira, gerçekten neredeeen nereye dostlar...
*****
Savaşsız, Barış ve Sevgi dolu, tencerelerin kaynadığı, küçücük kız çocuklarının evlilik diyerek pazarlanmadığı, annelerin babaların boynunun bükülmediği, çocukların yataklarına aç girmeyeceği bir yıl olsun.
O yıl, bu yıl olsun...
Tüm düşleriniz gerçek olsun...
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Funda KOray Şahin
- Ülkü Tamer, 88 yaşında...
- Bülent Osma...
- Ölüm yıl dönümünde şair Halit Fahri Ozansoy'a saygıyla..
- Sabahattin Ali
- 27 Şubat Dünya Ressamlar Günü'nüz kutlu olsun.
- Bugün, Yaşar Kemal öldü dostlar…
- Nam-ı diğer; Minik Serçe
- Demek SEN de gittin ha!..
- Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
- Müfide İlhan...
- "Taka taka tak tak!"
FACEBOOK YORUM
Yorum