-
Baha Akıner
Tarih: 08-07-2024 10:12:00
Güncelleme: 08-07-2024 10:12:00
Frida Kahlo

Dünyanın en bilinen ressamlarından, resimlerinin yanı sıra daha çok inişli çıkışlı özel yaşamı ve politik görüşleri ile tanınan, yirminci yüzyılın popüler kültür ikonu haline gelen ressamı Frida Kahlo, 6 Temmuz 1907’de, Meksiko’nun güneyindeki Coyoacán şehrinde doğdu.
Evet, bugünkü konuğumuz; Frida Kahlo...
Gerçek adı, Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon…
Resmi kayıtlarda doğum tarihi 6 Temmuz 1907 günü gözükmesine rağmen, doğum tarihini Meksika Devrimi'nin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 günü olarak dile getirir Frida. Böylece yaşamının modern Meksika'nın doğuşuyla birlikte başlamış olduğunu da iddia eder.
*****
Frida, annesinden çok babasına bağlıydı. Babasının sanatçı yönü ve felsefeye düşkün oluşu, çocukluğundan itibaren Frida’nın karakteri üzerinde hep etkili olmuştur.
Hem içine kapanık hem de hareketli bir çocukluk geçiren Frida Kahlo, hayatının en önemli olaylarından birini henüz 6 yaşındayken yaşar. Henüz 6 yaşındayken çocuk felcine yakalanır. İlk başlarda 9 ay odasından çıkamaz. “Her şey sağ bacağımın aşağısındaki bir kasımda meydana gelen korkunç bir ağrıyla başladı.” diye bahsettiği çocuk felcinden dolayı bir bacağını kullanamaz hale gelir ve bu durumundan dolayı çevresindeki çocuklar kendisine "Tahta Bacak Frida" demeye başlar.
1922 yılında dönemin önemli okullarından biri olan Ulusal Hazırlık Okulu’nun sınavını kazanır. Bu okul, O’nu; sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlara yönlendirmiştir. Frida, bu okulda sosyalizmi savunan, köklere dönüş anlamına gelen "Cachuchas" adında bir gruba üye olur.
Bu grupta bulunan Alejandro Gómez Arias, Frida’nın ilk aşkı olur. Alejandro eğitim için Avrupa’ya gittiğinde, Frida Kahlo O’na mektuplar yazar. Bu mektuplar Frida Kahlo Müzesi’nde yani Mavi Ev’de sergilenmektedir.
Bu okulda aynı zamanda ileride Meksika düşün yaşamının önemli isimleri arasında anılacak olan Jose Gomez Robleda ve Alfonso Villa ile de tanışır.
*****
17 Eylül 1925'te, henüz 18 yaşındayken; okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada, tramvayın demir çubuklarından birisi Frida'nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkar. Doktorlar tekrar yürüyebileceğinden, hatta yaşayabileceğinden bile şüphelidirler.
“Başıma gelen en iyi şey acı çekmeye alışmaya başlamam...” olarak nitelediği bu kazadan sonra tüm hayatı korseler, hastaneler ve doktorlar arasında geçmiş; ömrü boyunca omurgası ve sağ bacağında dinmeyen bir acıyla yaşamış, toplamda 32 kez ameliyat edilmiş ve çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı 1954’te kangren yüzünden kesilmiştir.
Yaşadığı çocuk felci nedeniyle zaten çocukluğundan itibaren hem bedensel hem de psikolojik sorunlar yaşayan Frida’ya bir de bu talihsiz kaza çok ağır gelir.
Kazadan bir ay sonra hastaneden çıkan Kahlo’ya ailesi tahtadan yeni bir karyola yapar, annesi yatağının tavanına bir de ayna asar. Frida Kahlo için parçalanmış bedeni ile yüzleşmek kolay olmaz ama zamanla alışır.
Bu dönemde “Aslında pek önem vermeksizin resim yapmaya başladım.” diyerek ailesinin teşvikiyle yaşadığı sıkıntı ve acılardan bir nebze olsun kaçmak için resim yapmaya başlar ve ilk oto-portresi olan "Kadife Elbiseli Oto-Portre"yi yapar.
“Zarif bir boyun, ince bir bel ve dik göğüslerle kadınlığını belirginleştiren ve kırmızı kadife elbise içinde, abartılı uzun parmakları ve eliyle sanki birinin elini tutmak ister gibi” olarak betimlenen ilk oto-portresini yaptığında henüz 19 yaşındaydı Frida…
Oto-portredeki ifadesiz yüz ve resmin arka planındaki kasvetli hava o anki ruh durumunu ele verir aslında. Kazada Alejandro da yanındadır, fakat O’na bir şey olmaz.
Alejandro biraz da ailesinin etkisiyle Frida’dan uzaklaşır, Meksika dışına gider. Frida sevgilisine aşk dolu mektuplar yazsa da karşılığı olumlu olmayacaktır, acılarına bir de aşk acısı eklenecektir.
Yapılan tedavi sonucunda 1927 yılı sonunda yürümeye başlar Kahlo. Ve bu dönemde sanat ve politika çevreleri ile yakınlaşmaya başlar. Kübalı önder Julio Antonio Mella ve fotoğraf sanatçısı Tina Modotti ile tanışıp yakın arkadaş olur. Birlikte, dönemin sanatçılarının davetlerine, sosyalistlerin tartışmalarına katılmaya başlarlar.
*****
Ve en bilinen aşkı Diego Rivera ile tanışması...
Tina Modotti ile olan dostluğu sayesinde Komünist Parti’ye katılır ve burada Diego Rivera ile tanışır. Frida’nın günlüğüne yazdığı şu sözler ise sevgisinin büyüklüğünü açıkça göstermektedir: Başlangıç Diego, Çocuğum Diego, Yapıcı Diego, Ressam Diego, Babam Diego, Oğlum Diego, Sevgilim Diego, Kocam Diego, Dostum Diego, Anam Diego, Ben Diego, Evren Diego... Diego, Diego, Diego; her yer, her yanım, aklım, fikrim, her ânım Diego…
Yaşadığı aşkı ise şöyle anlatır Frida: Diego’ya âşık oldum ama ailem bundan hiç hoşlanmadı. Çünkü Diego komünistti ve bizimkiler O’nu, çok çok çok şişman bir Brueghel’e benzetiyordu. Bunun bir fille beyaz güvercinin evliliğini andırdığını söylüyorlardı. Her şeye rağmen, 21 Ağustos 1929’da evlendik.
Frida, Diego Rivera'nın üçüncü eşidir.
Frida, 2000 yılında Amerikalı bir koleksiyoner tarafından 5 milyon dolara satın alınan ikinci oto-portresini, evlendiği yıl olan 1929’da yapar.
1929 yılı aynı zamanda Rivera'nın Komünist Parti'den ihraç edildiği yıldır. Bunun üzerine Frida Kahlo da partiden ayrılır. 1930'da birlikte ABD'ye giderler ve 1933'te Rivera aldığı duvar resmi siparişlerini bitirinceye kadar orada yaşarlar.
Evliliklerinden iki yıl sonra yani 1931 yılında, bir düğün fotoğrafından yola çıkarak "Frieda ve Diego Rivera" adlı tablosunu yapar. San Fransisco Kadın Ressamlar Topluluğu yıllık sergisinde sergilenen bu eser, onun bir sergide yer alan ilk tablosu olmuştur.
Frida, Albert Bender için yaptığı ve adeta fotoğraf gibi tasvir ettiği resminde aslında evliliklerinin portresini yapar. Resimde yukarıda yer alan kuşun ağzındaki kurdelede, “Burada bizi görüyorsunuz. Ben Frida Kahlo, benim sevgili eşim Diego Rivera. Bu portreyi arkadaşımız Albert Bender için 1931 yılının Nisan ayında Kaliforniya’nın güzel şehri San Francisco’da yaptım” yazar.
*****
1932 yılında birlikte Detroit’e giderler. Kahlo hamiledir ancak 4 Temmuz tarihinde çocuğunu kaybeder. Yatırıldığı Henry Ford Hastanesi’nde zorlu günler geçirir. Bebeğini kaybettiği için gözleri yaşlı ve yatağı kan gölüne dönmüştür.
Bu zorlu halini yine resme döker. Çizdiği resimde, karnında 6 tane kurdele vardır. Bunların birisi bebektir, pembe renkli olan insan vücududur, onunla bebeğin ana rahmine düşmesini tasvir eder, eflatun orkideyse hastanedeyken Diego'nun getirdiği için duygusallığı vurgular. Kemiğe benzeyen figür ise O’nun hasarlı omurgasıdır.
Frida Kahlo, ilk kişisel sergisini, 1938 yılında, New York Julian Levy Gallery’de açar. Artık tanınmaya, sanat çevrelerinde adı sadece Diego Rivera’nın eşi değil, Frida Kahlo olarak anılmaya başlanmıştır.
Diego ile olan evliliklerinde O’nun sadakatsizliği Frida’yı hep derinden etkilemiştir. Son olarak Diego’nun, Frida’nın kardeşi Cristina ile olan ilişkisi Frida için adeta bir yıkım olur. Sağlık sorunları nedeniyle bir çocuğunu aldıran ve art arda iki düşük yapan Frida, bir karar alır ve 1939 yılında bir veda mektubu yazarak Diego’dan ayrılır:
“Senden niye vazgeçtim Diego!
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hâlâ söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden 'sen' olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.”
*****
Yalnızlık, ahh o yalnızlık! Ve yoksunluk hissi, dert, gam, keder; bilirsiniz dostlar, sanatçı için 'sanatının sermayesi' derler.
Diego ile ayrıldığında, yalnızlığına o çok sevdiği hayvanları ortak eder. Frida için bir kırılma noktasıdır ve sanat yaşamına bunu çok olumlu bir şekilde aktarır. Oto-portrelerinde, maymunlar, kediler Frida'ya eşlik eder.
Yine Diego ile ayrı kaldığı bu dönemde erkeklerle ve kadınlarla birçok ilişki yaşar Frida. En önemli ilişkisi sürgündeki Rus devrimci Lev Troçki ile yaşadığı ilişkidir. Kahlo, O’na ihtiyar adam adını takmıştır.
Fakat bu aşk uzun sürmez. Aklı, fikri Diego'dadır yine. Diego’suz yapamayacağını düşünür ve 8 Aralık 1940 tarihinde yeniden evlenirler. Ve Frida'nın çocukluğunu geçirdiği "Mavi Ev"e yerleşirler.
*****
1941 yılında babasını kaybeden Kahlo’nun sağlığı da daha kötüye gitmeye başlamıştır. “Örgülü Oto-Portre” adlı eserini de bu dönemde yapmıştır.
Bu oto-portresinde kendini son derece egzotik ve neredeyse sinir bozucu denecek kadar da dik başlı biri olarak resmeder. Frida resimde giysisiz ve korunmasızdır. O’nu koruyan tek şey, yapraklarıyla çıplaklığını örten üzüm asmasıdır. Eski çağlardan beri ebedi hayatın simgesi olan incir yaprağının yanı sıra cennet giysisi sayılan asma yaprağı ki, Kahlo’nun sık sık başvurduğu amblemler arasında ölümsüz aşkı simgeler.
Frida, doktoru Dr. Leo Eloesser’e Temmuz 1941’de “Yeniden evlilik iyi gidiyor. Kavgalar azaldı, karşılıklı olarak daha fazla anlayış var. Ben de O’nun kalbinde aniden önemli bir yer tutuveren öteki kadınlar hakkında daha az sorgu yapıyorum. Gördüğün gibi, hayatın böyle bir şey olduğunu nihayet kavrayabildim. Geriye kalan ne varsa hayâl ürünü... Sağlığım daha iyi olsaydı, mutlu olduğum bile söylenebilirdi ama tepeden tırnağa böylesi bir enkaz olmam, arada aklımı darmadağın ediyor, bana acı anlar yaşatıyor.” diye yazar.
*****
1943 yılında "La Esmeralda" adlı yeni bir sanat okulunda öğretim üyeliğine başlayan Frida, sağlık durumu kötüleşmesine rağmen ders vermeyi on yıl boyunca sürdürür. Sağlık koşulları nedeniyle Mexico City'ye gidemediğinden, bu süre boyunca derslerini evinde vermiştir. Buradaki öğrencilerine de Frida’nın öğrencilerine anlamına gelen "Los Fridos" denmiştir.
1944 yılında, sağlığı ile ilgili ciddi sorunlar yaşar. Omurgasındaki yoğun ağrıları hafifletmek için çelik korse takmaya başlar. Bu korseyi 1944 tarihli “Kırık Sütun” adlı resminde betimlemiştir. Bu eser, Frida’nın farklı resimlerinden birisidir. Yapayalnız, acılar içinde, ağlayan bir Frida. Burada saçları diğer resimlerinden farklı olarak açıktır. Farklılık, resmin arka planında da söz konusudur. Arka planda tropikal bitkiler yerine, çorak bir alan vardır. Bedeninin her yerine acılarını vurgulamak istercesine çiviler yerleştirmiştir.
1948'de yeniden Meksika Komünist Partisi'ne katılmak için başvurur ve başvurusu kabul edilir.
1950'de omurgasındaki sorunlar nedeniyle hastaneye kaldırılır ve dokuz ay boyunca hastanede kalır.
1953 yılı Nisan ayında Mexico City'de bir kişisel sergi açar. Doktoru yatağından çıkmasını yasakladığı için bu sergisinin açılışına karyolasında taşınarak götürülmüştür.
Aynı yılın Ağustos ayında doktorları, Frida Kahlo’nun sağ bacağının kesilmesine karar verirler. Kahlo’nun bu duruma tepkisi çok büyük olsa da ameliyat olmayı kabul eder. Bu durumu ise şöyle anlatır: Bacağımı altı ay önce keserek bana yüz yıllarca sürecek bir eziyet verdiler. Mantığımı kaybettiğim anlar oldu. Kendimi öldürmek için bekleyip duruyorum. Beni tutan şey, 'Diego beni özler' diye düşünen kendimi beğenmişliğim...
*****
Sorunlarla ve acılarla sürdürdüğü yaşamında henüz 47 yaşındayken, 13 Temmuz 1954'te akciğer embolisi teşhisiyle son nefesini verdiğinde; arkasında bıraktığı son tablosu, “Yaşasın Yaşam” isimli bir natürmorttur…
Ölümünün ardından bulunan günlüğünün son sayfalarında; karmakarışık bir şekilde çizilmiş olan tuhaf, kanatlı kadın figürleri ve gökyüzüne yükselmiş olan siyah bir melek vardır. Frida, bu meleği büyük bir olasılıkla ölüm meleği olarak düşünüp çizmişti. Ve günlüğündeki son sözleri şöyledir: Umarım çıkış neşeyle doludur ve umarım bir daha asla dönmem. Frida…
Bu sözler, “Frida Kahlo intihar mı etti?” gibi tartışmalara neden olsa da 13 Temmuz Salı günü gerçekleşen ölümünün sebebi kayıtlara akciğer embolisi olarak geçer.
İsteği üzerine cansız bedeni 1 gün sonra 14 Temmuz 1954’te yakılır. Külleri halen Mavi Ev'de muhafaza edilmektedir. Mavi Ev, 1955 yılında Rivera tarafından devlete bağışlanmıştır.
*****
Hayatının konu edildiği yapımlar; 2002 yılında yayınlanan başrolünü Salma Hayek’in oynadığı “Frida” adlı film ve 2005 yılında yayınlanan "The Life and Times Of Frida Kahlo" adlı belgesel filmdir.
Frida Kahlo’nun toplamda 143 resmi vardır. Bunlardan 55 tanesi oto-portredir.
Frida Kahlo, yaşamının büyük bir bölümünü yatakta başının üstünde duran ve “Gündüzlerinin ve Gecelerinin Celladı” olarak tanımladığı bir aynaya bakarak geçirdiği için sürekli oto-portre çizmiştir.
Öyle ki; resimlerindeki ustalık, Pablo Picasso'ya bile "Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz!" dedirtmiştir.
Anısına, Sevgi'ye bağlılığına, Aşk'a Aşk'ına, hayatı boyunca her dem dik duruşuna ve muhteşem üretimlerine saygıyla...
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Funda KOray Şahin
- Ülkü Tamer, 88 yaşında...
- Bülent Osma...
- Ölüm yıl dönümünde şair Halit Fahri Ozansoy'a saygıyla..
- Sabahattin Ali
- 27 Şubat Dünya Ressamlar Günü'nüz kutlu olsun.
- Bugün, Yaşar Kemal öldü dostlar…
- Nam-ı diğer; Minik Serçe
- Demek SEN de gittin ha!..
- Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
- Müfide İlhan...
- "Taka taka tak tak!"
FACEBOOK YORUM
Yorum