içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

ATATÜRK: “Bu serpuşun adına şapka derler!”
99 yıl önce bugün, 25 Ağustos 1925, İnebolu…
“Bu serpuşun adına şapka derler” diyerek sözüne başladı Mustafa Kemal Paşa. İnebolu’daki Türkocağı’nda…
1 gün önce gezisine başladığı Kastamonu’da geniş kenarlı beyaz bir şapka giymişti. Oradan da İnebolu’ya geçmişti. Şapkayı ilk defa Kastamonu'da giymesinin sebebini; diğer illerde üniformalı ya da fesli tanındığı, Kastamonu'da kendisini ilk defa göreceklerin şapkayı tercih ettiğini göstermek şeklinde açıkladı.
Halk o döneme kadar şapkaya; serpuş, medeni serpuş, şemsisiperli serpuş gibi isimler koymuştu.
99 yıl önce bugün, sonu çağdaşlığa, "Şapka Giyilmesine İlişkin Kanun"un 25 Kasım 1925'te kabul edilmesine giden süreci başlattı Mustafa Kemal Paşa, bu Şapka Nutku’yla…
*****
Bu yasadan önce henüz yeni kurulan Cumhuriyet’te aynı Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi farklı dinlerden yurttaşlar, farklı başlık ve kıyafetler giymeye devam ediyordu. Dini kaynaklı giyim farklılıklarını ortadan kaldırmak isteyen Mustafa Kemal Paşa, 1925 yazında İnebolu ve Kastamonu yöresine yaptığı gezide şapka giyilmesi konusunu gündeme getirdi. Bu yine ülkemizi medeniyete taşıma amaçlı kafasındaki planlardan biriydi.
Gelin, Şapka Nutku’nu okumaya, sivil elbisesi ve panama şapkasıyla İnebolu’lara, oradan tüm yurda hitap eden Mustafa Kemal Paşa’yı dinlemeye devam edelim:
“Redingot gibi, bonjur, smokin gibi, işte şapkanız! Buna “Câiz değil” diyenler var. Onlara diyorum ki, “Çok gafilsiniz ve çok câhilsiniz.” Ve onlara sormak istiyorum: Yunan serpuşu olan fesi giymek câiz oluyor da şapkayı giymek neden olmaz?
Ve yine onlara, bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının kisve-i mahsûsası olan cübbeyi ne vakit, ne için ve nasıl giydiler?"
Minnettarız Atam…
*****
Sonrası mı? Sonrası yine her devrimde olduğu gibi zorluk...
Belki imkânsızlık denilebilecek kadar ama kararlılıkla, çalışarak ve dik durarak elde edilen toplumsal kazanımlar…
Her yeni değişiklik hareketinde olduğu gibi yani her devrimde olduğu gibi Şapka Devrimi’nde de, Müslümanlığın bir simgesi haline gelmiş olan fesin yerine şapkanın kabulü, dinin elden gittiği şeklinde yorumlanarak bazı çevrelerin isyan ve tepkisine yol açmıştır.
Meclis’teki gerekli çalışmaların ardından hemen 2 ay sonra 25 Kasım 1925 tarihinde kabul edilen “Şapka Giyilmesine İlişkin Kanun”, Anadolu’nun çeşitli illerinde protestolara neden oldu.
Yasanın kabul edildiği gün Erzurum'da protesto gösterileri oldu ve bu ilde bir ay sıkıyönetim ilan edildi. Tutuklananlardan 13 kişi idama mahkûm oldu.
24-25 Kasım tarihlerinde Kayseri'de Şeyh Ahmet Efendi ve dört arkadaşının yönlendirmesi ile büyük bir yürüyüş yapıldı, 300 kişi tutuklandı. Şeyh Ahmet Efendi ve dört arkadaşı İstiklal Mahkemesi'nde yargılanarak idama mahkûm edildi.
25 Kasım günü Sivas'ta duvarlara şapka aleyhine afiş ve bildiri asılması nedeniyle şehrin bütün muhtarları tutuklandı; suçsuzluğu anlaşılanlar beraat etti. Ulemadan İmamzade Mehmet Necati Efendi ile Abdurrahman Efendi idama mahkûm edildi.
Rize'nin Güneysu bölgesindeki Merkez Camii imamı Hacı Sabit Civelek "Şayet babanız başına şapka taksa katli vaciptir! Onu vuracaksın ve annen dul ise onu sırtına alıp getireceksin!" sözleriyle bölgedeki isyanı başlattı. Dini taassuptan ziyade geleneksel Laz kıyafetlerini giymek isteyen isyancıların Rize merkeze doğru yürüyüşe geçmesiyle Ziya Hurşit durumu telgrafla Ankara'ya bildirdi. Bunun üzerine Hamidiye kruvazörü gözdağı vermek için Rize'ye geldi. Kruvazörün kente gelmesiyle çoğu isyancı teslim oldu ve on gün kadar süren olaylar sonucunda 143 kişi tutuklandı. Tutuklananlardan 8 tanesi okuma yazma bilmediğinden mütevellit kendini savunamadı ve idam edildi. 8 kişiden 3'ü Tan Otel'in önünde, 3'ü belediye parkında ve 2'si iskelenin başında asıldı.
Onlarca tutuklunun Adana ve Sinop'ta hapsedilmesine karar verildi.
Maraş'ta ise Camii-i Kebir etrafında toplanıp "Şapka istemeyiz" diye bağıranlar tutuklandı, 5 kişi idama mahkûm oldu. İstanbul'da özellikle Fatih semtinde yaptıkları konuşmalarla halkı isyana teşvikle suçlanan çok sayıda kişi tutuklandı ve sanıklar Ankara'da yargılandı.
*****
Zordur, alışkanlıkların dışına çıkıp tabuları yıkmak. Zordur, karanlıklardan aydınlığa kavuşmak. Kararlılık ister. Dik duruş ister. Mangal gibi yürek ister hem...
Kadın, çocuk, insan, vatandaş, can, canlı; kolay elde edilmedi bu haklar. Önce savaş meydanlarında, sonra masa başında savaştılar. Laik Cumhuriyetimizin temellerini attılar.
Minnetle, saygıyla Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah, akıl arkadaşları. Minnettarız Atalarımız…
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum