içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

19 Mayıs 1938
 
 
Tarih, 19 Mayıs 1938...
ATATÜRK'ün son katıldığı ve ne yazık ki, ilk; 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Töreni...
Yer, Ankara 19 Mayıs Stadı...
*****
Niye 'son ve ilk'e değineceğiz tabi. Hatta hep birlikte tahlil edeceğiz fotoğraftaki görseli...
Önce neler var, kimler var fotoğrafta, ona bakalım:
Fotoğraftakilerin, 1 kişi haricinde hepsi Türk. Tek yabancı, Türkiye'nin resmi konuğu: Yugoslav Harbiye Nazırı - Mareşal Marek...
Peki ne var? Neler var? Duyumsadınız sanırım da; biz yine irdeleyelim. Siyah beyaz da olsa gözlerin içindeki ışıltıyı, sevgiyi, saygıyı hissedebiliyor musunuz? Pek de öyle konsantre olmaya gerek yok. Fotoğraf zaten dillenmiş, konuşuyor. Tartışmasız tüm fotoğraflarındaki çevresinde bulunan askerler ve halktan kesitlerde olduğu gibi...
*****
SEVGİ...
SAYGI...
Peki algı?
Son yılların moda deyimi, deyim yerindeyse erklerin yönetebilmek için uyguladıkları ve üzerinde başarılı sonuçlar aldığı halkın uyuşukluk hali...
Her şey; ama her şey, bunun üzerine kurgulanıyor. Toplum üzerinden; yavaş yavaş işleniyor nakış gibi, Tabu'lar yıkılıyor...
Algı mühendislikleriyle, çok büyük değişimler hedefleniyor...
Peki Ver'gi...
Yanlış görmediniz; ayırdım kelimeyi, 2'ye böldüm. Türk Dil Kurumu'nda olmasa da karşılığı, "İsteyerek vermek" demek istedim...
Vermek ve isteyerek... Enterasan değil mi? "İsteyerek vermek..."
Fotoğrafa yine bakalım lütfen. Görseldeki Ver'gi ne? Vergi'ler neler İsteyerek verilen şey ne? İsteyerek verilen şey'ler neler?
Bir kere, ilk anda baktığınızda; gözü O'nda olmayan kimse yok. Hayranlıkla bakmayan...
Fotoğrafta SEVGİ var, halkından...
Dedim ya: Çok detaylı bakmanıza gerek yok. Görmüyor musunuz SEVGİ, apaçık ortada...
SAYGI'ya gelelim: Bir şey dememe gerek var mı bilmiyorum. Yine fotoğraf zaten anlatıyor. Yugoslav Harbiye Nazırı'nın, dünya liderine SAYGI'sını...
*****
Son olarak: Atamız, yaklaşık 5 ay sonra gerçekleşecek vefat tarihi itibariyle 19 Mayıs 1938 tarihindeki bu bayram törenine son olarak katılması normal. Peki niye ilk?
19 Mayıs 1919, Millî Mücadele Tarihimizde ve yeni Türk Devleti’nin kuruluşunda çok önemli yere sahip olduğundan; ATATÜRK bu olayı hem milli kurtuluş hareketinin başlangıcı saymış, hem büyük Nutuk’unu bu olayla başlatmış, doğum gününü soranlara da 19 Mayıs’ı işaret etmişti...
ATATÜRK, Samsun’u ikinci ziyaretlerinde, 20-24 Eylül 1924 te halk tarafından sevgiyle, heyecanla karşılanmış, Büyük Gazi bir an önce Erzurum’a gitmek istediği halde burada beş gün kalmıştı...
"Ey Zafer Nûru, Büyük Gazi, bugün bastığın yer;
Beş yıl evvel bize bahşettiğin ilham ile titrer.
Samsun’da beş şerefli gün beş yılın hasretini dindirdi.”
Bu ziyaretine şiirler de yazılmıştı. Bu 1924 gezisi, 19 Mayıs tarihinin ve öneminin tekrar hatırlanmasını sağladığı gibi, Samsunluların ATATÜRK’e daha yakın durmalarına, kendilerini O'na daha yakın hissetmelerine sebep oldu.
Amaçları 19 Mayıs tarihinde bir kutlama yapmaktı. Fakat devletin içeride ve dışarıda karşılaştığı sorunlar sebebiyle, 19 Mayıs 1925'e yetiştiremediler bu isteklerini...
1926’dan itibaren ise 19 Mayıs tarihi Samsun'da "Gazi Günü" olarak kutlanmaya başlandı...
24 Kasım 1934 tarih ve 2587 Sayılı Kanunla Gazi Mustafa Kemal'e ATATÜRK soyadının verilmesinden sonra, 1935 yılı 19 Mayıs'ından itibaren "Gazi Günü"nün adı "Atatürk Günü" oldu...
Bu coşkuya ülkemizin tüm kentleri ortak olmak istiyordu. 1937 yılından itibaren kutlamalarda önemli değişikliklere gidildi. Milli Eğitim Bakanlığı illere genelge göndererek bundan böyle 19 Mayıs’ta "İdman Bayramı" olarak etkinlikler yapılmasını istedi...
Zaten öteden beri, yaklaşık 1916’dan itibaren Türkiye’de bahar aylarında bir jimnastik şenlikleri, mektepliler bayramı ya da idman bayramı gibi isimler altında etkinlikler yapılmakta idi. Milli Mücadele günlerinde unutulmaya yüz tutmuş söz konusu etkinlikler, 25 Şubat 1927 de yürürlüğe giren Talebe Bayramı Hakkında Talimatname ile tekrar canlandırılmıştı...
Fakat bu hazırlıklar 1937, 19 Mayıs'ına yetişmedi...
19 Mayıs 1938, vefatından yaklaşık 5 ay önce. Hastaydı Atamız. Hastaydı ama katılmak istedi bu ilk törenlere...
*****
Katıldı ve stat çıkışında doktorlarıyla birlikte direkt İstasyon'a geçti. Son yurt gezisi olacağını bil(e)meden, Mersin'e...
Sürüncemede kalan Hatay sorununu çözmekti maksadı. Askeri birlikleri teftiş edecek ve Fransızlara gözdağı verecekti. Fransızca radyolar O'nun hasta olduğunu ve yataktan kalkamadığını dünyaya duyuruyordu...
20 Mayıs 1938 Cuma günü Mersin'e indi. Bu karşılama töreni Yeni Mersin Gazetesi'nde şöyle anlatılır:
“Saat 13.00'de meydanda bir hareket görüldü. Herkes ileri doğru atılmak istiyor, istasyondan şehre kadar bütün caddeleri dolduran halk birbirine haber veriyor. "İşte geliyor..." Saat 13.05’te tren durdu. Büyük Şefimiz dakikalarca süren "Yaşa var ol Ata" sesleri ve alkış tufanı arasında vagonlarından indiler. Vali, belediye reisi ve komutanlar tazimlerini sundular. Büyük Şef, istasyondan ilerleyerek askeri teftiş buyurdular. Ortaokul ve ilkokullarla Isı Yuva talebesinin önlerinden geçerek, talebeye iltifatta bulundular. Bundan sonra geçit yapılmasını arzu buyurduklarından; askerler, ortaokul ve izci talebeleri, ilkokullar ve Isı Yuva talebeleri geçit töreni yaptılar. Atatürk, ilkokulların küçük yavruları geçerlerken gülerek, "Marş marş" dedi. Geçit, yarım saat sürdü. Validen ve belediye reisinden umumi işler hakkında izahat alan Büyük Şef, gene "Yaşa var ol" sesleri ve hiç kesilmeyen alkışlar arasında otomobille 13:35’de istasyondan ayrıldılar. İstasyondan çarşı sonuna kadar caddeleri çevreleyen kesif halkın arasında Vali Konağı'na geldiler. Otomobille şehir içinden geçerek yeni yapılan plaja gittiler.”
Bu sefer Mersin'de uzun süre kalmak istiyordu. Fakat sıcaklar bunaltmaya başlamıştı bile. Belediye Başkanı Mithat Toroğlu'nun, “Atam, bu sıcaklar yörük kaçıran sıcağı” demesi üzerine ATATÜRK gülen bir yüzle, “Hayır çocuğum, 'Cumhurbaşkanı kaçıran' olmalıydı” diyerek fazla kalamadı Mersin'de...
23 Mayıs Pazartesi günü Atalarının Mersin'den ayrılacağını öğrenen Mersinliler İstasyona çıkan caddeleri doldurdular. ATATÜRK, saat 12.00'de Vali Konağı'ndan ayrıldı. Otomobil coşkulu tezahüratlar arasında İstasyona doğru ilerliyordu. O da şapkasıyla halkı selamlıyordu. Tren 12.35'te hareket etti. Tarsus'ta yarım saat istirahat eden ATATÜRK, parkın havuzundaki kuğulara yem attı. Öğleden sonra da Adana'dan Ankara'ya...
Bu, Atamızın aynı zamanda son yurt gezisiydi...
Minnettarız Atam ve silah, akıl arkadaşları; Atalarımız. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'mız kutlu olsun. Saygıyla...
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum